Ana içeriğe atla

The most effective element in conceptualization is social interaction, not source or modality: a new model of the conceptual development in children*

Abstract
Are children's conceptualizations based on perceptual similarities or their learnings from others? The model proposed in this article, Setting up the Cage of Meaning (SCM), mainly defines conceptualization as the ability to organize mental representations through a series of top-down processes in social interaction. It also claims that conceptualization, in this way, reshapes our perceptual experiences. To test this model, a new block classification task was developed, which can be used with a tablet computer or wooden blocks. The experiments consisted of two sessions. In the first session, the impacts of a social interaction process provided by the SCM were examined; in the other session, it was examined whether these effects were transferred to a similar task a few days later. Results of the experiments showed that conceptualization performances of three-, five- and seven-year-olds increased when they were supported by a human over wooden blocks. The conceptualization performances of the three- and five-year-olds supported by an artificial intelligence tool over the tablet computer version also increased. These performances were successfully transferred to two opposite modalities in the second session. In all experiments, supported young children's conceptualization performances rose to the level of children two years older.
Keywords: Concept development, Social interaction, Human-computer interaction, Cultural learning, Communication, Evolution

* Yıldız, T. (2020). The most effective element in conceptualization is social interaction, not source or modality: a new model of the conceptual development in children. Learning, Culture and Social Interaction, 24, 100377. https://doi.org/10.1016/j.lcsi.2019.100377 (.PDF)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dijital teknoloji bağlamında insan ve öğrenmesinin psikolojisi üzerine*

Bu metni nerede okuduğunuzu bilmem imkansız ama şundan eminim: Evinizde, parkta, kütüphanede, okulda, arabada, uçakta, gemide, her neredeyseniz, çevrenizi elektrik enerjisi taşıyan kablolar sarmış durumda. Hatta bazıları ışık iletiyor. Çevrenizdeki makineler bu enerjiyle çalışıyor. Çoğumuz, çalışırken, eğlenirken, öğrenirken bu makinelerden bazılarıyla doğrudan ve/ya devamlı olarak temas halindeyiz. Evet, bilgisayarlar, ekranlar, dolayısıyla çipler her yerde. Bugün yeni doğanların ilk gördüğü şeylerden biri doğumhanelerdeki bilgisayarlar ile saniyede onlarca defa yanıp sönen milyonlarca minik renkli ampulden oluşan ekranları. Bugün bebekler, daha anne karnındayken, doğal sesler kadar hoparlörler tarafından oluşturulan sesleri de duyuyor; doğrudan bir müzik aletinden gelen seslerden çok, genellikle bir telefon ya da televizyondan gelen seslerle ilk müzik deneyimini yaşıyor. Birkaç kuşaktır insanlar, makinelerin domine ettiği bu çevreye daha doğmadan maruz kalmaya başlıyor. Hepimiz her a

Boyut değiştirerek eşleme görevinde boyutlar aynı objenin sıfatları olursa üç yaş çocuklarının performansı artar mı?*

Özet Boyut Değiştirerek Kart Eşleme (BDKE) görevi, bir kural kullanımından diğerine geçiş becerisini (bilişsel esneklik) ölçer. Üç yaş çocukları, literatürde yaygın olarak kullanılan bu görevde genellikle başarısız olurlar. Ancak görevde kullanılan kartlardaki şeylerin boyutları ayrıştırıldığında üç yaşların performansı yükselmektedir. Bu fenomene dair iki yakın hipotez söz konusudur: Yeniden tanımlama ve zihinsel dosyalar. Bu çalışmanın amacı, BDKE görevi üzerinde yapılan farklı manipülasyonlarla bu iki hipotezi sınamaktır. Çalışmaya katılan üç yaş çocuklarına (N = 38), orijinal BDKE ve buna özdeş objelerin kullanıldığı bir versiyon ile kart yerine sürekli bir objenin ve buna özdeş kartların kullanıldığı iki versiyon daha olmak üzere dört görev uygulanmıştır. Sürekli şeyin kullanıldığı versiyonlarında eşleme o şeyin iki özelliği üzerinden yapılmıştır. Sonuçta bu görevler arasında anlamlı bir fark gözlenmemiştir. Ancak grup 42 aydan küçük ve büyük üç yaşlar olarak ikiye ayrıldığında,

Bilimsel teori, yasa ve hipotez nedir?*

“Adso, her şeyin cevabını bilseydim, Paris’te ilahiyat öğretiyor olurdum.” William of Baskerville, Gülün Adı “Bir şey teoriyse hakikat değildir” diye yaygın bir küçümseme ifadesi var. Bu ifade, son günlerde yeniden alevlenen “avam evrimcilik-yaratılışçılık” atışmasında yine dillere pelesenk edildi. Aslında tespit doğru ama niyet edildiği manada değil. Önce şunu açıkça belirtmekte fayda var: Biliminsanları, hakikate doğrudan ulaşmanın değil, hakikate yaklaşmanın mümkün olduğunu düşünürler. Evet, özellikle modern bilim, her şeyin bilinebileceğini umar ancak bu yolla hakikate yaklaşmanın sonsuz bir çaba olacağını da bilir. Hakikati bilmeye çalışırken, her zaman bilmediğimiz şeyler karşımıza çıkacaktır. O yüzden bu yol bitmez. İşin felsefesi bu. Teori nedir ne değildir, bunu açıklamaya geçmeden evvel yine dillere pelesenk edilen başka bir kalıp ifadeyi daha analım: "Teori kanıtlanırsa yasa olur." Bilimde böyle bir şey yok. Kim uydurmuşsa artık. Teori, kanıt ve yasanı