Kayıtlar

Dialectics etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Fikir Gazetesi ile röportajımız*

Resim
Yeni bir bilinç inşa etmek: Dr. Tolga Yıldız ile Vygotsky üzerine "Dr. Tolga Yıldız, Vygotsky’yi “sadece Yakın Gelişim Alanı’na indirgenmiş bir eğitim tekniği mucidi” olmaktan çıkarıp; devrim, kriz, göç, dijital çağ ve dikkat krizi bağlamında bütünlüklü bir insan bilimi teorisyeni olarak yeniden tartışmaya açıyor. “Vygotsky bir ‘Rönesans İnsanı’ gibi” Lev Semyonovich Vygotsky (1896-1934) yirminci yüzyılın önemli bilim insanlarından biri olarak bilim tarihinde çoktan yerini almış durumda. Kimilerine göre o, “Psikolojinin Mozart’ı” olarak anılmayı hak ediyor. Kısacık yaşamına sığdırıklarıyla dikkat çeken bir figür Vygotsky. 1917 Ekim Devrimi’nin ardından Sovyet Rusya’da çalışmalarını coşkuyla sürdürüyor. Diyalektiği kullanarak kendine özgü kavramsal bir çerçeve oluşturmaya çalışıyor ki bu, psikoloji bilimi açısından bakıldığında oldukça devrimci bir niteliğe sahip. Ekim Devrimi’nin yarattığı atmosfer Stalinizmin yükselişiyle birlikte yerini baskıcı ortama bıraktığında Vygotsky zorlu...

Marksist psikoloji mümkün mü? – Ücretsiz online seminer

Resim
Marksist psikoloji mümkün mü? Erken Sovyet deneyimi bize insanı, toplumu ve bilimi yeniden düşünmek için ne söylüyor? Meet üzerinden gerçekleştireceğim bu ücretsiz seminerde; Marx’ın insan ve toplum anlayışından yola çıkarak Sovyetler’de bilimin açıkça ideolojik bir bağlamda nasıl şekillendiğini, Vygotsky’nin kültürel-tarihsel yaklaşımını ve Yakın Gelişim Alanı kavramını, Luria’nın “romantik bilim” fikrini, Rubinstein’ın diyalektik insan-toplum tasarımını, pedoloji, psikohijyen, defaktoloji gibi bugün neredeyse unutulmuş alanları ve reaktoloji/refleksoloji tartışmalarını ele alacağız. Tüm bunları, “Marksist psikoloji bugün ne işe yarar, neleri görmekte bize hâlâ yardım edebilir?” sorusu etrafında tartışacağız. Seminer; psikoloji öğrencileri ve araştırmacılarının yanı sıra sosyal bilimlerle, felsefeyle, eğitimle ve siyasetle ilgilenen herkese açık. Sunumun ardından soru-cevap ve tartışma için de zaman ayıracağız.  Seminer Meet üzerinden yapılacaktır. Bağlantı linki ve program bilgis...

Zihnin çatlağı: Modern bilimin mirası, Marx'ın müdahalesi ve sosyal bilimlerin ikilemi*

Resim
Sosyal bilimler alanında, özellikle de insanın en karmaşık veçhesi olan “ruh” ya da “zihin” ile iştigal eden psikolojide, bugün dahi aşılamamış temel bir gerilimin içinde nefes alırız. Bu gerilim, disiplinlerimizin bir yanda “bilimsel” olma, yani ölçme, nesnelleştirme ve yasaya tabi kılma arzusu ile diğer yanda “anlamı” anlama, öznelliği ve faaliyeti ciddiye alma zorunluluğu arasında salınır. Bu ikilem, metodolojik bir tercihin ötesinde, modernliğin şafağında yaşanan devasa bir felsefi depremin, yani bilim devriminin bize bıraktığı en kalıcı mirastır. Metafiziğin, yani varlığın “neden”ine ve “anlam”ına dair söz söyleme iddiasının tarihsel serüvenini, bu büyük dönüşümün dışında kalarak anlamak mümkün değildir. Çünkü bu devrim, yalnızca doğa anlayışımızı değil, varlığın, bilginin ve insanın evrendeki konumuna dair bütün düşünme biçimlerini kökten sarstı. Bu sarsıntı, Aristoteles’in “tabiat” kavramının yıkılışıyla başladı; metafizik, varlığın nihai amacına ( telos ) dair konuşma gücünü ka...

"Olmak ya da olmamak" değil, "birlikte olmak:” Teatro La Plaza'nın Hamlet'i üzerine*

Resim
29. İstanbul Tiyatro Festivali’nin programını incelerken, Perulu topluluk Teatro La Plaza’nın Hamlet uyarlaması kaçınılmaz olarak dikkat çekiyordu. Sekiz Down sendromlu oyuncunun Shakespeare’in en karanlık trajedisini sahneleyeceği bilgisi, dürüst olmak gerekirse, zihnimde bir dizi önyargıyı ve soruyu tetikledi. "Farkındalık" adına estetiğin feda edildiği, sahnedeki bireylerin birer "proje nesnesine" dönüştürüldüğü, seyircinin acıma ve merhamet duygularını sömüren o kadar çok "sosyal sorumluluk" işi izledik ki, Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’ndeki koltuğuma otururken gardımı almış durumdaydım. Ancak ışıklar yandıktan sadece birkaç dakika sonra, bu gardın ne kadar yersiz olduğunu anladım. Karşımızdaki bir terapi seansı ya da bir "engelli gösterisi" değildi. Karşımızda, The Guardian'ın deyişiyle "neşeli, etkileyici, mizah dolu ve hayal gücüyle ışıldayan,” yüksek sanatsal iddiaya sahip, radikal bir dramaturjik tercih ve yapı duruyordu. Yön...

Yeni bir bilinç inşa etmek: Vygotsky’nin psikolojik gelişim teorisi ve diyalektik yöntemi* (Kitap)

Resim
Sovyet psikolojisinin öncülerinden ve Batı eğitim düşüncesini derinden etkileyen, 20. yüzyılın en etkili Marksist psikoloğu Lev Vygotsky, insan zihninin yalnızca biyolojik bir program olmadığını; aksine toplum, kültür ve dil ile etkileşim içinde şekillendiğini göstererek psikoloji ve eğitim anlayışını kökten değiştirmiştir. Tolga Yıldız bu kitapta, Vygotsky’nin sosyo-kültürel teorisini ve diyalektik yöntemini çağdaş bir bakış açısıyla, akıcı ve anlaşılır bir dille ele alıyor. “Yakın Gelişim Alanı,” dil–düşünce ilişkisi, kültürel araçlar ve gelişim krizleri gibi temel kavramları günümüzün pratik sorunlarıyla birlikte tartışıyor. Eğitimden sanata, dijital teknolojilerden terapiye uzanan geniş bir alanda, Vygotsky’nin fikirlerinin nasıl somut karşılıklar bulduğunu örneklerle ortaya koyuyor. Psikoloji ve eğitim profesyonellerinin yanı sıra ebeveynler, öğrenciler ve insan zihninin toplumsal köklerini anlamak isteyen herkes için bir başvuru kaynağı olan bu kitap, bireyin potansiyelini gerçek...

Ulusal estetik arayışının üç yüzü: Sinema, tiyatro ve müzik*

Resim
Türkiye’de 1960’lardan 1970’lere uzanan kültürel canlanma, sıkça “ulusal” sıfatıyla anılsa da bu sıfat, nostaljik bir yerellik özleminden çok daha derin katmanlar barındırır. Bu dönemde söz konusu olan, modernleşmenin ithal edilmiş kalıplarına karşı tepkisel bir içe kapanma değil, aksine yerli toplumsal deneyimi evrensel bir ifade rejimine dönüştürme yönündeki bilinçli ve yaratıcı bir çabadır. Sinemada Halit Refiğ ve kuşağının başlattığı “Ulusal Sinema” tartışmaları, tiyatroda Haldun Taner’den Vasıf Öngören’e uzanan epik ve halkçı estetik arayışları ve müzikte Anadolu Rock’ın yarattığı melez dil, aslında aynı kültürel basınç alanında, farklı araçlarla yürütülen ortak bir “anlatı egemenliği” mücadelesine işaret etmektedir. Bu kültürel arayışın zemini şüphesiz siyasaldır. 1961 Anayasası’nın getirdiği görece özgürlükçü iklim, yükselen sendikal hareketler ve öğrenci eylemleri, köyden kente göçün ivmelenmesiyle ortaya çıkan gecekondu ve kırılgan kentlilik deneyimi gibi dinamikler, “halk”ı h...

Yer, zaman, özne: Komünist düşüncenin buharlaşması üzerine*

Resim
Türkiye’de komünist düşünce yalnızca bastırılmadı; aynı zamanda içeriden çözüldü. Bu çözülme, düşüncenin tarihle bağını koparmasıyla, maddi zemininden uzaklaşmasıyla ve öznesini kaybetmesiyle birlikte yaşandı. Oysa bir zamanlar, Kemal Tahir’in yerel gerçekçiliğiyle kurduğu romanları, Hikmet Kıvılcımlı’nın tarihsel dinamiklere yaslanan teorik arayışları ve Nâzım Hikmet’in romantik devrimciliği, düşünceyi somut bir mücadele zeminiyle buluşturuyordu. O hattın üzerinde teori, coğrafyayla; tahayyül, tarihle; siyaset, özneyle temas ediyordu. Bugün ise ne o yer sabit, ne zaman süreklilik taşıyor, ne de birey bütünlüklü bir fail olarak varlığını koruyor. Kemal Tahir’in “yerlilik” vurgusu, bugün çoğunlukla folklorik bir nostalji ya da kültürel bir dekor olarak ele alınıyor. Oysa Tahir için yerellik, köylü üretiminden Osmanlı devlet yapısına, mahalle formasyonundan etnik ve dini konumlara kadar uzanan maddi bir toplamı ifade ediyordu. Yer, onun düşüncesinde yalnızca kültürel değil; coğrafi, sını...

Psikolojiye giriş II* (Kitap)

Resim
Önsöz Elinizdeki kitap, insan zihni ve davranışını anlamaya yönelik çok yönlü perspektifler sunan, bir giriş kitabı için fazla özgün bir çalışma olarak hazırlanmıştır. İlk ciltte psikolojinin temel kavram ve teorilerini kapsamlı bir biçimde ele alarak sağlam bir zemin oluşturmuştuk. Ancak günümüzde psikolojiyi yalnızca bireysel zihin süreçleriyle ele almak yeterli olmamaktadır; insanı daha geniş, disiplinler arası bir çerçevede incelemek gereklidir. Bu yüzden Psikolojiye Giriş II’de, psikolojiyi fizik, biyoloji, sosyoloji, antropoloji, ekonomi, sanat ve teknoloji gibi alanlarla etkileşim içinde ele almak hedeflenmiştir. Kitap, evrenin fiziksel ve biyolojik doğasından, toplumsal dinamikler ve kültürel etkiler gibi bireyin yaşantısına doğrudan yansıyan konulara kadar geniş bir içeriğe sahiptir. Dijital dünyanın birey ve toplum üzerindeki etkilerinden, sanatsal yaratım süreçlerinin psikolojik temellerine ve ekonomi ile psikoloji arasındaki ilişkiye kadar birçok alanı kapsayan çok yönlü bi...

Türk psikolojisinin unuttuğu bir Gestalt psikoloğu: Mümtaz Turhan*

Resim
1950'li yıllardan itibaren İstanbul Üniversitesi Psikoloji ve Antropoloji bölümlerinin kurucularından biri olarak öne çıkan Mümtaz Turhan (1908-69), Türk sosyal bilimlerine özgün bir araştırma ve yaklaşım kimliği kazandırmıştır (ayrıntılı biyografik bilgi için bkz. Özakpınar, 2012). Günümüzde, öncelikle sosyoloji olmak üzere, Türk sosyal bilimlerinin çeşitli alanlarında adı sıkça anılmakta ve eserleri yeni tartışmalara ilham kaynağı olmaktadır. Turhan'ın mirası, psikolojinin özellikle sosyal ve kültürel konulara ilişkin yönlerinde devam eden tartışmalarda hala önemli bir etkiye sahiptir. Ancak, günümüzde Turhan'ın Türk psikoloji akademisiyle olan teması ve devamlılık ilişkisi, ne yazık ki, zayıf bir noktada bulunmaktadır. Bu bağlamda, Turhan'ın etkisi ve katkıları hala geçerli olsa da, aktif bir bağ kurma ve devamlılık sağlama konusunda belirgin bir eksiklik gözlemlenmektedir. Turhan'ın çalışmalarının hatırlanması ve yeniden ele alınması büyük önem taşımaktadır. Eli...

Ana akım bilimin baloncukları*

Resim
Artık işim bir nebze kolaylaştı. Çünkü 1984 yılında ilk baskısı yapılan Genlerimizden İbaret Değiliz (Not in Our Genes), altı ay kadar evvel Türkçede ilk defa Yordam Yayınları’nca basıldı (Lewontin, Rose ve Kamin, 2018). Nihayet demeyeceğim çünkü ben de kitaptan Sevgili Özer Or sayesinde yeni haberdar oldum. Özer, Bilim ve Gelecek’teki yazılarımın müsebbibidir. Bilim ve Gelecek’in Ağustos 2018 sayısında “Sosyal Bilimlerin Krizi: Psikoloji Örneği” (Yıldız, 2018) başlıklı uzun bir makalem yayınlanmıştı. Bu makalede psikoloji, özellikle alanım gelişim psikolojisindeki bir dizi örnek üzerinden sosyal bilimlerdeki araştırma sonuçlarının tekrarlanamaması krizinin nedenlerini, bu krizin neden bu kadar geç ve neden şimdi fark edildiğini tartışmaya çalışmıştım. Bu sırada özellikle sosyal bilim nesnelerinin, yani kültürel varlıkların ezbere bir şekilde biyolojikleştirildiğinden dem vurmuştum. Hafızam beni yanıltmıyorsa bir ay kadar sonra, yağmurlu bir eylül akşamında Kadıköy’de buluştuğumuzd...

Ne zaman ve neden konuşmaya başladık? (Video)

Resim
Düzensiz Sistemler Çalışma Grubu 17. Uluslararası Sempozyumu Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Evi, Şişli 1 Aralık 2017 15:30-16:30 Video için Uğur Cebeci 'ye teşekkür ederim.

Diyaloji diyalektiğe karşı*

Özet Makalenin amacı, Sennett’in 2012 yılında Türkçede de yayınlanan kitabı, “Beraber"i değerlendirmektir. Bu amaç çerçevesinde, kitabın odağında olan "diyalektik" ve "diyaloji" kavramları işbirliği temelinde örneklendirilmiş ve açıklanmıştır. Sonuç olarak, insanın alameti farikalarından biri olan "işbirliği” yetisi, yakın ve uzak tarihi örnekler üzerinden tartışılmıştır. Anahtar kelimeler: Sennett, Beraber, işbirliği, diyalektik, diyaloji Dialogic versus dialectics Abstract The aim of the article was to evaluate Sennett's book-“Together”, which was also published in Turkish in 2012. Within this framework, the concepts of "dialectics" and “dialogic" which are in the focus of the book were exemplified and explained on the basis of cooperation. As a result, one of the distinguishing features of human beings, "cooperation", was discussed through close and distant historical examples. Keywords: Sennett, Together, cooperatio...