Kayıtlar

Consciousness etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Spinoza'nın kudret, Bakhtin'in karnaval ve Lecoq'un beden kavramlarının münasebeti üzerine*

Resim
Felsefe tarihinin en devrimci hamlelerinden biri, Baruch Spinoza’nın zihin ile beden, Tanrı ile doğa, iyi ile kötü arasındaki kadim duvarları yıkarak her şeyin tek bir tözün, tek bir doğanın farklı görünümleri olduğunu ilan etmesidir. Bu fikir, yani içkinlik felsefesi, Tanrı’yı gökyüzünden yeryüzüne, bedenin ve maddenin tam kalbine indirir. Bu, yalnızca soyut bir metafizik tartışma değil, aynı zamanda sahne sanatları için de derin sonuçlar doğuran bir aydınlanmadır. Eğer beden, ruhun bir hapishanesi ya da aşağı bir uzantısı değilse; eğer düşünce, yalnızca zihnin bir faaliyeti değilse, o halde sahnedeki beden ne anlama gelir? İşte bu sorunun en güçlü ve en pratik yanıtlarından biri, yirminci yüzyılın büyük tiyatro devrimcisi Jacques Lecoq’un pedagojisinde bulunur. Lecoq, Spinoza’nın felsefi sezgisini ete kemiğe büründürerek, bedeni yalnızca bir eylem aracı değil, bizatihi bir düşünme, bilme ve var olma merkezi olarak sahneye yerleştirmiştir. Bu iki düşünürün dünyası arasında köprü kuran...

Kukla: Temsil, algı ve gerçeklik*

Resim
Vual Urla’nın huzur dolu zeytinliğinde, ağaçların gölgesinde bir atölye… Birkaç rulo atık kâğıt ve biraz bant. Fiziksel gerçeklik bundan ibaretti. 12. Toprak Sahne Tiyatro Festivali kapsamında, Cengiz Samsun ve Sinem Öztürk yürütücülüğünde, profesyonel oyuncular, amatörler ve tiyatroseverlerden oluşan bir grup, bu basit malzemelerle çalışmaya başladı. Ortaya bir turna ve bir yılan çıktı. Ancak asıl olay, bu figürler hareket etmeye başladığında yaşandı. Birkaç kişinin kolektif bir çabayla, nötr yüzlerle ve adeta tek bir bedene dönüşerek canlandırdığı o buruşturulmuş kâğıt yığını, artık bir kâğıt yığını değildi. Süzülen bir turna, kıvrılan bir yılandı. Fiziksel nesne, algısal bir gerçekliğe dönüşmüştü. O an, atölyedeki herkes için tiyatronun en temel sorusu yeniden canlandı: Gerçeklik nedir ve sanat bu gerçekliği nasıl kurar? Bu yazı, kukla sanatını folklorik bir gelenek ya da küçümseyici bir ifadeyle “çocuk eğlencesi” olarak gören sığ bakışa bir itirazdır. Aksine, kuklanın psikolojik, a...

Hiçlik: Benliğin ve toplumun boş merkezine dair bir düşünce denemesi*

Resim
“Hiçlik” kavramı, bugün modern bireyin sıkça karşılaştığı bir kelimeye dönüştü. Ancak bu kelimenin günümüzdeki dolaşıma girişi, onun felsefi derinliğinin bir yansıması değil; daha çok ticari bir söyleme indirgenmesinin sonucu gibi görünüyor. Meditasyon uygulamalarından kahve zincirlerinin duvarlarına, dövme kataloglarından inziva kampı ilanlarına kadar her yerde “hiçlik” karşımıza çıkıyor. Bu yaygınlık, kelimenin anlamının genişlediğini değil, aksine yüzeyselleştiğini gösteriyor. Artık “hiçlik”, bir derinlik arayışını değil, yüzeyde dolaşan bir dekoru, bir estetik etiketi ifade ediyor. Ne var ki bu yüzeysel yaygınlık, kendi içinde çelişkili bir durumu da barındırıyor: Hiçliği yüceltir gibi görünürken, aslında sürekli kendimizi “doldurma” telaşı içindeyiz. Buradaki doluluk, fiziksel bir nesneden çok, zihinsel ve simgesel bir doyurmayı ifade ediyor. Zihnimizi içerikle, benliğimizi kimliklerle, sessizliğimizi ise konuşmalarla —çoğu zaman da boş konuşmalarla— bastırmaya çalışıyoruz. Böylec...

İnsan yalnızca ‘olan’ değil, ‘olabilecek olan’dır*

Resim
Evrimsel psikoloji, çağdaş bilimin en cazip ama aynı zamanda en çelişkili anlatılarından birini sunar: İnsan zihni, binlerce yıl önceki çevresel zorluklar karşısında şekillenmiş kalıcı zihinsel modüllerden oluşur ve günümüzdeki tüm davranışlarımızın kökeni bu ilkel uyum mekanizmalarına dayanır. Bu yaklaşıma göre, erkeklerin saldırganlığı, kadınların seçiciliği, ebeveynlik biçimleri, iş bölümü ve estetik tercihler gibi davranış kalıpları, bir zamanlar hayatta kalma ve üreme şansını artırdığı için bugün de bizimle birlikte yaşamaya devam eder. Ancak bu iddia yalnızca bilimsel bir açıklama değildir; aynı zamanda tarihsel olarak inşa edilmiş toplumsal yapıları “doğal” ve “kaçınılmaz” ilan eden bir yorum rejimi işlevi görür. Evrimsel psikoloji bu haliyle, modern çağın bir tür bilimsel mitolojisi gibi -bugünü, geçmişin genetik zorunluluklarına bağlayarak- açıklamaya ve meşrulaştırmaya çalışır. Mevcut durumu betimleyen iddialardan normatif sonuçlar çıkarır: Kadınları doğal olarak sezgisel, er...

Ortak dikkatin sessiz çöküşü:
 Dikkat krizi, ilişki yitimi ve bireyoluş üzerine bir eleştiri*

Resim
Bir yaşındaki çocuğa bir nesneyi gösterin, döner bakar. Kediye gösterin, parmağınıza bakar. Bu sıradan görünen fark, aslında insanı insan yapan şeyin ne olduğuna dair temel bir sezgiyi içinde taşır. Dikkat, yalnızca yöneltilmiş bir bilişsel süreç değil; ortak bir yaşam zemininin, birlikte kurulan bir dünyaya aidiyetin ön koşuludur. Dikkat, dünyayı başkalarıyla birlikte kurmak demektir. Dolayısıyla dikkat eksikliği denilen şeyin kendisi, sadece bireysel bir bilişsel yetersizlik değil, çözülmüş sosyal bağların, kesintiye uğramış ortak anlam kurma pratiklerinin ve içselleştirilmemiş kültürel katılımın bir sonucu olarak düşünülmelidir. Giderek yaygınlaşan dikkat dağınıklığını, salt teknolojik uyarana maruziyetle açıklamak, bir krizin semptomlarını nedensel zemin sanma hatasına düşmektir. Dikkatin yitimi, görünüşte bireysel ama aslında yapısal bir sorunun dışavurumudur: İnsanlar ortak bir şeye birlikte bakamaz hale gelmiştir. Bu metin, dikkat krizini bireysel işlevsizlikten ziyade, ortak di...

Panik atak: Kozmik Korku’nun ironik vaazı*

Resim
Dünya gözlerimizin önünde parçalanırken sessiz kalmak, yalnızca psikolojik bir donukluk değil; aynı zamanda bilinçli bir politik körlüğün ifadesidir. Tam da bu noktada Kozmik Korku—ya da Brad Pitt’in Paranoyaya Kapıldığı Gün—devreye giriyor. Moda Sahnesi’nin sahnelemesi, Danimarkalı yazar Christian Lollike’in metnini yalnızca ironik bir protestoya değil, aynı zamanda protesto biçimlerine de yöneltilmiş ikinci bir protestoya dönüştürüyor. Ortaya çıkan bu çok katmanlı yapı, yalnızca eylemsizliğimizi değil, eylem fikrine olan saplantımızı da kahkahalarla yerle bir ediyor. Oyun, sahneye taşıdığı kolektif histeri aracılığıyla sadece iklim krizinin felaket senaryolarını değil, bu senaryoları temsil etme biçimlerimizi de sorguluyor. Çağımızın çaresizliğiyle örülü estetik takıntılarımız gözler önüne seriliyor. Bu noktada sahnedeki korku, Lovecraft’ın tekinsiz dehşetinden çok, Freud’un tarif ettiği Ben–Üst Ben–O üçgeninde bölünmüş bir öznenin iç çatışmalarını yansıtır. Karakterler, sahnede adet...

Psikolojiye giriş II* (Kitap)

Resim
Önsöz Elinizdeki kitap, insan zihni ve davranışını anlamaya yönelik çok yönlü perspektifler sunan, bir giriş kitabı için fazla özgün bir çalışma olarak hazırlanmıştır. İlk ciltte psikolojinin temel kavram ve teorilerini kapsamlı bir biçimde ele alarak sağlam bir zemin oluşturmuştuk. Ancak günümüzde psikolojiyi yalnızca bireysel zihin süreçleriyle ele almak yeterli olmamaktadır; insanı daha geniş, disiplinler arası bir çerçevede incelemek gereklidir. Bu yüzden Psikolojiye Giriş II’de, psikolojiyi fizik, biyoloji, sosyoloji, antropoloji, ekonomi, sanat ve teknoloji gibi alanlarla etkileşim içinde ele almak hedeflenmiştir. Kitap, evrenin fiziksel ve biyolojik doğasından, toplumsal dinamikler ve kültürel etkiler gibi bireyin yaşantısına doğrudan yansıyan konulara kadar geniş bir içeriğe sahiptir. Dijital dünyanın birey ve toplum üzerindeki etkilerinden, sanatsal yaratım süreçlerinin psikolojik temellerine ve ekonomi ile psikoloji arasındaki ilişkiye kadar birçok alanı kapsayan çok yönlü bi...

The minds we make: A philosophical inquiry into Theory of Mind and Artificial Intelligence*

Resim
Abstract This theoretical paper offers an in-depth examination of the intersection between Theory of Mind (ToM) and artificial intelligence (AI), drawing on developmental psychology and philosophical analysis. By investigating the key developmental stages at which children begin to understand that others have distinct mental states, the paper provides a framework for assessing the cognitive boundaries of AI systems. It critically interrogates the pervasive human inclination to anthropomorphize machines, particularly through the attribution of complex mental states like "knowing," "thinking," or "believing" to AI entities that lack subjective experience. The paper argues that AI, while capable of simulating cognitive processes, operates without the conscious awareness that defines human cognition, raising profound epistemological and ethical questions. It explores the broader implications of this projection for society, considering how our conceptualization...

Psikolojiye giriş I* (Kitap)

Resim
Önsöz Bu kitap, modern psikolojinin temel kavramlarını ve yaklaşımlarını ele alarak, psikolojiye yeni adım atan öğrenciler ve konuyla ilgilenen tüm okuyucular için anlaşılır ve kapsamlı bir rehber sunmayı amaçlamaktadır. "Psikolojiye Giriş" adlı bu eser, psikoloji biliminin geniş yelpazesi içinde yer alan temel konuları özenle seçerek, okuyuculara hem teorik hem de pratik bilgilerle donanmış bir başlangıç noktası sunar. Kitabın içeriği, psikolojinin tarihsel gelişiminden başlayarak, insan davranışını ve zihinsel süreçleri inceleyen çeşitli psikolojik yaklaşımlara kadar geniş bir kapsamı içermektedir. Bilimsel yöntemler, bilişsel süreçler, öğrenme, algı, güdülenme, kişilik, gelişim ve ruh sağlığı gibi temel konular, sade ve anlaşılır bir dille ele alınmıştır. Her bölüm, öğrencilerin ve okuyucuların konuları doğru anlamalarını sağlayacak şekilde yapılandırılmış, aynı zamanda akademik olarak sağlam ve çağdaş temellere dayanan bilgilerle desteklenmiştir. Bu kitabı hazırlarken en ...

Yapay zeka öğretmenler (Video)

Resim
  Eğitim Gündemi Moderatör:  İbrahim Hakan Karataş Konuk: Tolga Yıldız İlke Vakfı  aracılığıyla

Metaverse (Video)

Resim
  Eğitim Gündemi Moderatör:  İbrahim Hakan Karataş Konuk: Tolga Yıldız İlke Vakfı  aracılığıyla

Kaçınılmaz değişim: Yapay zeka (Video)

Resim
Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi 7. Psikoloji Günleri 6 Mart 2022, Haliç

Gelişimin kaynakları ve temel kavramlar* (Video)

Resim
Gündelik hayatta “psikoloji” etiketiyle epeyce karşılaşırız. Örneğin, “psikolojisi bozulmak” kalıbını kuvvetle muhtemel siz de sıklıkla kullanıyorsunuzdur. Oysaki psikoloji, “bozulabilen” bir şey değildir. Bunun için İngilizcede “mood” sözcüğü kullanılır. Türkçede ise bir zamanlar “haletiruhiye” denirmiş. Yani psikoloji, ruh durumu demek değildir. Psikoloji kelimesi, Eski Yunanca “psişe” ile “logos” kelimelerinin birleşiminden ibarettir. Psişe, “ruh” diye de çevrilebilen, aslen nefes anlamına da gelebilen bir kelimedir (bkz. Dürüşken, 1994). Daha ziyade iradi hareketleri ifade eder. Antik Yunanların dikkatini, nefesin varlığındaki hareketlerle yokluğundaki hareketlerin uyumsuzluğu çekmiş olmalı. Nefesi can anlamında kullanmış, yaşayanlar ile yaşamayanların farkı gibi düşünmüş olabilirler. Logos ise bir disiplini ifade eder. Belirli bir konuda sistematik olarak edilmiş sözleri, yani o konunun mantığını tanımlıyor. Dolayısıyla psikoloji, “canlı hareketlerinin bilgisi” gibi bir manaya gel...

İnsan-alet etkileşiminin kültürel ve psikolojik boyutları*

Resim
Bilinen canlılığın 3.8 milyar Dünya yılı evvel başladığını tahmin ediyoruz. Kategorilendirdiğimiz milyonlarca canlı türü var. Hepsi bu gezegen üzerinde yaşıyor. 1957’ye kadar da Dünya dışında hiçbir canlı gözlenmemişti. Dünya dışında gördüğümüz ilk canlının ismi Layka. Bir köpek. Bir uydu içinde Dünya’dan yörüngeye fırlatılmıştı. Dünya dışında gördüğümüz ilk “üstün zekalı yaşam formu” yine insan. Bizden biri. İsmi Yuri Gagarin. Bir kozmonot. O da Dünya’dan fırlatıldı. Dünya dışında başka bir gök cismi üzerinde gözlenen ilk canlı yine bir insandı. Dünya’nın uydusu olan Ay’da görüldü. İsmi Neil Armstrong. Ondan sonra on iki canlı daha gözlendi Ay yüzeyinde. Hepsi yine özel araçlar içinde, Dünya’dan Ay’a fırlatılmış insanlardı. Dünya dışında gözlenen canlıların hepsi Dünyalı ve Dünya’nın uzağında sadece belirli bir süre yaşayabiliyorlar. Şanslı olanlar Dünya’ya geri dönüyor. Layka şanssızdı mesela. Dünya’dan uzaklaşabilen bu Dünyalılar dışında, evrenin herhangi bir köşesinde Dünyalı olmay...