Kayıtlar

Social Interaction etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Mülkiyetin ve belleğin çöküşü: Oyun Atölyesi’nde “Baba” ve otoritenin en çıplak hali*

Resim
Florian Zeller’in çağdaş tiyatro literatürüne sarsıcı bir hızla giriş yapan ve küresel ölçekte tartışmasız bir "modern klasik" statüsüne erişen metni Le Père (Baba), Oyun Atölyesi’nin 2025-2026 sezonunda Muharrem Özcan rejisiyle Türkiye sahnelerindeki yerini aldı. Zeller’in "Anne" (La Mère) ve "Evlat" (Le Fils) oyunlarıyla tamamladığı meşhur aile üçlemesinin, dramatik yapısı en sofistike, ontolojik zemini ise en kaygan halkası olan bu metin, ele aldığı demans, yaşlılık ve hafıza izlekleriyle günümüzün demografik krizlerine ayna tutan evrensel bir fenomene dönüşmüş durumda. Oyun Atölyesi gibi, poetik duruşu ve estetik tercihleriyle Türkiye tiyatrosunun omurgasını oluşturan köklü bir özel tiyatronun repertuvarına; Avrupa ve Amerika’da defalarca sahnelenmiş, gişe rekorları kırmış, sinemaya uyarlanarak Anthony Hopkins’e kazandırdığı Oscar ile popüler kültürün zirvesine yerleşmiş ve tabiri caizse küresel piyasada "tüketilmiş" bir metni dahil etmesi, i...

Fikir Gazetesi ile röportajımız*

Resim
Yeni bir bilinç inşa etmek: Dr. Tolga Yıldız ile Vygotsky üzerine "Dr. Tolga Yıldız, Vygotsky’yi “sadece Yakın Gelişim Alanı’na indirgenmiş bir eğitim tekniği mucidi” olmaktan çıkarıp; devrim, kriz, göç, dijital çağ ve dikkat krizi bağlamında bütünlüklü bir insan bilimi teorisyeni olarak yeniden tartışmaya açıyor. “Vygotsky bir ‘Rönesans İnsanı’ gibi” Lev Semyonovich Vygotsky (1896-1934) yirminci yüzyılın önemli bilim insanlarından biri olarak bilim tarihinde çoktan yerini almış durumda. Kimilerine göre o, “Psikolojinin Mozart’ı” olarak anılmayı hak ediyor. Kısacık yaşamına sığdırıklarıyla dikkat çeken bir figür Vygotsky. 1917 Ekim Devrimi’nin ardından Sovyet Rusya’da çalışmalarını coşkuyla sürdürüyor. Diyalektiği kullanarak kendine özgü kavramsal bir çerçeve oluşturmaya çalışıyor ki bu, psikoloji bilimi açısından bakıldığında oldukça devrimci bir niteliğe sahip. Ekim Devrimi’nin yarattığı atmosfer Stalinizmin yükselişiyle birlikte yerini baskıcı ortama bıraktığında Vygotsky zorlu...

Ulusal Kanal ile röportajımız (TV)

Resim
Zihnin Eşiğinde Moderatör: Ege Ebrar Önür Konuk: Tolga Yıldız Ulusal Kanal

Ak, kara ve gri: Bireyselden toplumsala psikolojik esneklik*

Resim
Psikanalizin öncülerinden Melanie Klein’ın “iyi ve kötü nesne” ayrımı ile Donald Winnicott’un “yeterince iyi anne” kavramı, yalnızca bebekliğin gizemli dünyasını değil, aynı zamanda yetişkin insanın karmaşık gerçekliğini anlamak için de güçlü birer mercek sunar. Klein’a göre bebek, yaşamın ilk aylarında annesini hem “besleyen bir iyi” hem de “yoksun bırakan bir kötü” olarak, yani iki ayrı parça halinde algılar. Sağlıklı gelişim, bu iki zıt parçayı zamanla tek bir bütün olarak kabullenebilmekle mümkündür. Winnicott ise bu süreci destekleyen “yeterince iyi” bakımın, çocuğun kusurlarla dolu gerçeklikle baş etmesini sağladığını ve sahte bir kimliğin arkasına saklanmak yerine kendi otantik benliğini inşa etmesine olanak tanıdığını vurgular. Bu teorilerin metodolojik temelleri tartışılsa da, temel gözlemleri evrensel bir gerçeğe işaret eder: İnsan ruhunun olgunlaşması, çelişkileri ve zıtlıkları bir arada barındırabilme kapasitesiyle doğrudan ilişkilidir. * Yıldız, T. (2013). Ak, kara ve gri:...

"Olmak ya da olmamak" değil, "birlikte olmak:” Teatro La Plaza'nın Hamlet'i üzerine*

Resim
29. İstanbul Tiyatro Festivali’nin programını incelerken, Perulu topluluk Teatro La Plaza’nın Hamlet uyarlaması kaçınılmaz olarak dikkat çekiyordu. Sekiz Down sendromlu oyuncunun Shakespeare’in en karanlık trajedisini sahneleyeceği bilgisi, dürüst olmak gerekirse, zihnimde bir dizi önyargıyı ve soruyu tetikledi. "Farkındalık" adına estetiğin feda edildiği, sahnedeki bireylerin birer "proje nesnesine" dönüştürüldüğü, seyircinin acıma ve merhamet duygularını sömüren o kadar çok "sosyal sorumluluk" işi izledik ki, Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’ndeki koltuğuma otururken gardımı almış durumdaydım. Ancak ışıklar yandıktan sadece birkaç dakika sonra, bu gardın ne kadar yersiz olduğunu anladım. Karşımızdaki bir terapi seansı ya da bir "engelli gösterisi" değildi. Karşımızda, The Guardian'ın deyişiyle "neşeli, etkileyici, mizah dolu ve hayal gücüyle ışıldayan,” yüksek sanatsal iddiaya sahip, radikal bir dramaturjik tercih ve yapı duruyordu. Yön...

Sahnedeki yel değirmenlerinin ötesinde: Tiyatroyu şekillendiren görünmez güç üzerine*

Resim
Tiyatro üzerine düşünmek, çoğu zaman bir yanılsamayla, adeta bir gölge oyunuyla başlar. Dikkatimiz sahnedeki ışığa, oyuncunun eylemine, metnin gücüne odaklanırken; o sahneyi kuran, o ışığı yakan ve o metnin seçilmesini mümkün kılan mekanizmayı gözden kaçırırız. Tıpkı Cervantes’in şövalyesi Don Kişot gibi, karşımızdaki yapıları —devasa prodüksiyonları, yerleşik kurumları, dijital platformları— yanlış yorumlama eğilimindeyizdir. Onları ya kendi başlarına birer amaç ya da alt edilmesi gereken birer canavar olarak görürüz. Oysa Don Kişot’un hatası, karşısındaki yel değirmeninin gücünü inkâr etmek değil, o gücün kaynağını ve amacını yanlış okumaktı. Yel değirmeni, özünde nötr bir araçtır; anlamını ve etkisini, onu kimin, ne amaçla ve hangi koşullar altında çalıştırdığı belirler. Bu metafor, tiyatro alanındaki temel bir analitik ayrımı aydınlatır: Sanatın araçları ile o araçların mülkiyetini ve işleyişini belirleyen prodüksiyon ilişkileri arasındaki fark. Tartışmayı sahne, metin, teknoloji g...

Gözetimden simülasyona: Dijital kapitalizmin yeni tahakküm biçimleri ve yabancılaşma rejimi*

Resim
Panoptikondan Algoritmaya: Gözetimin Dönüşen Mantığı Dijital çağ, yalnızca bir teknolojik devrim değil, aynı zamanda özgürlük vaatlerinin biçimlendirdiği bir kültürel momenti temsil etti. İnternetin ilk dönemlerinde hâkim olan iyimserlik, Habermas’ın kamusal alan idealiyle benzeşen bir iletişim ütopyasını çağrıştırıyordu: Bilgiye açık erişim, merkeziyetsiz ağlar ve küresel düzlemde eşit söz hakkı. Ancak bu umut dolu retorik, kısa sürede kendi karşıtına dönüştü. Bugün karşımızda duran yapı, yalnızca klasik gözetim toplumunun devamı değil; çok daha sofistike, dağınık ve öngörücü bir kontrol rejimidir. Michel Foucault’nun panoptikon metaforu, modern gözetimi anlamak için uzun süre yeterli bir çerçeve sundu: Gözetleyenin görünmezliğiyle kurulan içselleştirilmiş denetim. Ancak dijital kapitalizm, bu modeli aşarak yeni bir paradigma yaratmıştır. Artık ortada merkezî bir kule ya da gözlemci yoktur. Gözetim, algoritmalar aracılığıyla dağılmış, otomatikleşmiş ve sürekli güncellenen bir tahmin r...

Yeni bir bilinç inşa etmek: Vygotsky’nin psikolojik gelişim teorisi ve diyalektik yöntemi* (Kitap)

Resim
Sovyet psikolojisinin öncülerinden ve Batı eğitim düşüncesini derinden etkileyen, 20. yüzyılın en etkili Marksist psikoloğu Lev Vygotsky, insan zihninin yalnızca biyolojik bir program olmadığını; aksine toplum, kültür ve dil ile etkileşim içinde şekillendiğini göstererek psikoloji ve eğitim anlayışını kökten değiştirmiştir. Tolga Yıldız bu kitapta, Vygotsky’nin sosyo-kültürel teorisini ve diyalektik yöntemini çağdaş bir bakış açısıyla, akıcı ve anlaşılır bir dille ele alıyor. “Yakın Gelişim Alanı,” dil–düşünce ilişkisi, kültürel araçlar ve gelişim krizleri gibi temel kavramları günümüzün pratik sorunlarıyla birlikte tartışıyor. Eğitimden sanata, dijital teknolojilerden terapiye uzanan geniş bir alanda, Vygotsky’nin fikirlerinin nasıl somut karşılıklar bulduğunu örneklerle ortaya koyuyor. Psikoloji ve eğitim profesyonellerinin yanı sıra ebeveynler, öğrenciler ve insan zihninin toplumsal köklerini anlamak isteyen herkes için bir başvuru kaynağı olan bu kitap, bireyin potansiyelini gerçek...

Spinoza'nın kudret, Bakhtin'in karnaval ve Lecoq'un beden kavramlarının münasebeti üzerine*

Resim
Felsefe tarihinin en devrimci hamlelerinden biri, Baruch Spinoza’nın zihin ile beden, Tanrı ile doğa, iyi ile kötü arasındaki kadim duvarları yıkarak her şeyin tek bir tözün, tek bir doğanın farklı görünümleri olduğunu ilan etmesidir. Bu fikir, yani içkinlik felsefesi, Tanrı’yı gökyüzünden yeryüzüne, bedenin ve maddenin tam kalbine indirir. Bu, yalnızca soyut bir metafizik tartışma değil, aynı zamanda sahne sanatları için de derin sonuçlar doğuran bir aydınlanmadır. Eğer beden, ruhun bir hapishanesi ya da aşağı bir uzantısı değilse; eğer düşünce, yalnızca zihnin bir faaliyeti değilse, o halde sahnedeki beden ne anlama gelir? İşte bu sorunun en güçlü ve en pratik yanıtlarından biri, yirminci yüzyılın büyük tiyatro devrimcisi Jacques Lecoq’un pedagojisinde bulunur. Lecoq, Spinoza’nın felsefi sezgisini ete kemiğe büründürerek, bedeni yalnızca bir eylem aracı değil, bizatihi bir düşünme, bilme ve var olma merkezi olarak sahneye yerleştirmiştir. Bu iki düşünürün dünyası arasında köprü kuran...

İnsan doğası: Tarihsel, ilişkisel ve ahlaki bir oluş süreci*

Resim
Modern düşünce, insanı çoğu zaman sabit bir “doğa” ile tanımlar: Rekabetçi, bencil, çıkarcı bir özne olarak. Bu yaklaşım, insanı tarihsel koşullardan ve toplumsal ilişkilerden yalıtarak, evrensel bir özle tanımlama eğilimindedir. Oysa insan doğası, genetik kodlardan ibaret değildir; tarihsel olarak kurulan, kültürel olarak inşa edilen ve ilişkiler içinde gelişen bir oluş sürecidir. İnsan, doğuştan tamamlanmış bir varlık değil, yaşadığı topluluk içinde anlam kazanan, kendini başkalarının bakışıyla yeniden kuran bir faildir. Bu ilişkisel doğa anlayışı, çağdaş gelişimsel psikoloji ve özellikle Michael Tomasello’nun teorisinde güçlü bir biçimde karşımıza çıkar. Tomasello’ya göre insanın evrimsel tarihindeki en büyük kırılma noktası, yüksek düzeyde işbirliğine dayalı sosyal yaşam kurma kapasitesidir. İnsan türü, yaklaşık 400.000 yıl önce evrimsel olarak ortak niyet geliştirme yetisi kazanarak; 100.000 yıl önce ise kolektif niyet ve kültürel norm üretimiyle, diğer canlılardan farklılaşmıştır...

Yeni Şafak Gazetesi ile röportajımız (Video)

Resim
Bir Başka Mesele Moderatör: Ersin Çelik Konuk: Tolga Yıldız Yeni Şafak Gazetesi

Ortak dikkatin sessiz çöküşü:
 Dikkat krizi, ilişki yitimi ve bireyoluş üzerine bir eleştiri*

Resim
Bir yaşındaki çocuğa bir nesneyi gösterin, döner bakar. Kediye gösterin, parmağınıza bakar. Bu sıradan görünen fark, aslında insanı insan yapan şeyin ne olduğuna dair temel bir sezgiyi içinde taşır. Dikkat, yalnızca yöneltilmiş bir bilişsel süreç değil; ortak bir yaşam zemininin, birlikte kurulan bir dünyaya aidiyetin ön koşuludur. Dikkat, dünyayı başkalarıyla birlikte kurmak demektir. Dolayısıyla dikkat eksikliği denilen şeyin kendisi, sadece bireysel bir bilişsel yetersizlik değil, çözülmüş sosyal bağların, kesintiye uğramış ortak anlam kurma pratiklerinin ve içselleştirilmemiş kültürel katılımın bir sonucu olarak düşünülmelidir. Giderek yaygınlaşan dikkat dağınıklığını, salt teknolojik uyarana maruziyetle açıklamak, bir krizin semptomlarını nedensel zemin sanma hatasına düşmektir. Dikkatin yitimi, görünüşte bireysel ama aslında yapısal bir sorunun dışavurumudur: İnsanlar ortak bir şeye birlikte bakamaz hale gelmiştir. Bu metin, dikkat krizini bireysel işlevsizlikten ziyade, ortak di...

From constructivism to cultural cognition: A comparative analysis of Piaget, Vygotsky, and Tomasello's theories of cognitive development*

Resim
Abstract This study explores the developmental theories of Jean Piaget, Lev Vygotsky, and Michael Tomasello, three seminal figures in the field of cognitive psychology. Piaget's theory of genetic epistemology emphasizes the biological stages of cognitive development, highlighting how children construct knowledge through active interaction with their environment. Vygotsky introduces a sociocultural perspective, asserting that cognitive development is fundamentally shaped by social interactions and cultural tools, particularly language. Tomasello builds upon these foundations by integrating comparative primate studies, proposing that shared intentionality and cultural learning are unique to human cognition. Through a comprehensive examination of their theories, this study compares and critiques their contributions, illuminating the evolution of developmental psychology from individualistic to more socially and culturally integrated models. The analysis underscores the significance of...

The future of digital education:
 Artificial Intelligence, the Metaverse, and the transformation of education*

Resim
Abstract This article examines the historical evolution of education, highlighting significant shifts shaped by sociocultural dynamics and technological advancements. In early human societies, education was an organic process, rooted in communal activities essential for survival. As societies progressed, education became more structured, serving not only as a tool for intellectual development but also as a means to reinforce social hierarchies, particularly during the Ancient Greek period and the Middle Ages. The Industrial Revolution marked a transformative shift, where education systems were standardised to meet the needs of an industrialised society, mirroring the factory environment to instil discipline and conformity. The introduction of radio and television in the 20th century further democratised education, making it more accessible and blurring the boundaries between traditional educational settings and daily life. The article underscores how digital technologies, especially th...

The minds we make: A philosophical inquiry into Theory of Mind and Artificial Intelligence*

Resim
Abstract This theoretical paper offers an in-depth examination of the intersection between Theory of Mind (ToM) and artificial intelligence (AI), drawing on developmental psychology and philosophical analysis. By investigating the key developmental stages at which children begin to understand that others have distinct mental states, the paper provides a framework for assessing the cognitive boundaries of AI systems. It critically interrogates the pervasive human inclination to anthropomorphize machines, particularly through the attribution of complex mental states like "knowing," "thinking," or "believing" to AI entities that lack subjective experience. The paper argues that AI, while capable of simulating cognitive processes, operates without the conscious awareness that defines human cognition, raising profound epistemological and ethical questions. It explores the broader implications of this projection for society, considering how our conceptualization...

Nihayet Dergi ile röportajımız*

Resim
Güvende ve Ait Olamama Durumumuzla İlgili Bir Kriz: Dikkat Eksikliği "Son yıllarda bir şeylere odaklanmakta zorlandığınızı fark etmişsinizdir. Bir işin başından defalarca kalkmış, elinizdeki kitabı birkaç sayfa okuyup bırakmış ama sosyal medyada hiç sıkılmadan saatler geçirmiş olabilirsiniz. Sadece siz değil etrafınızdaki pek çok kişi ve elbette biz de aynı dertten mustaribiz. İstanbul Üniversitesi Psikoloji Bölümünden Dr. Tolga Yıldız ile hepimizin hayatını işgal eden bu dikkat eksikliğinin hastalık olan Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğundan farkını, dikkatimizin kimler tarafından çalındığını, bireysel ve örgütsel olarak neler yapabileceğimizi konuştuk." * Röportaj için lütfen  tıklayınız .

Modern bir "yeniden kurucu" mit denemesi (Video)

Resim
  İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Kemal Tahir Sempozyumu  Dr. Tolga Yıldız Modern Bir "Yeniden Kurucu" Mit Denemesi

Dijital teknoloji bağlamında insan ve öğrenmesinin psikolojisi üzerine*

Resim
Bu metni nerede okuduğunuzu bilmem imkansız ama şundan eminim: Evinizde, parkta, kütüphanede, okulda, arabada, uçakta, gemide, her neredeyseniz, çevrenizi elektrik enerjisi taşıyan kablolar sarmış durumda. Hatta bazıları ışık iletiyor. Çevrenizdeki makineler bu enerjiyle çalışıyor. Çoğumuz, çalışırken, eğlenirken, öğrenirken bu makinelerden bazılarıyla doğrudan ve/ya devamlı olarak temas halindeyiz. Evet, bilgisayarlar, ekranlar, dolayısıyla çipler her yerde. Bugün yeni doğanların ilk gördüğü şeylerden biri doğumhanelerdeki bilgisayarlar ile saniyede onlarca defa yanıp sönen milyonlarca minik renkli ampulden oluşan ekranları. Bugün bebekler, daha anne karnındayken, doğal sesler kadar hoparlörler tarafından oluşturulan sesleri de duyuyor; doğrudan bir müzik aletinden gelen seslerden çok, genellikle bir telefon ya da televizyondan gelen seslerle ilk müzik deneyimini yaşıyor. Birkaç kuşaktır insanlar, makinelerin domine ettiği bu çevreye daha doğmadan maruz kalmaya başlıyor. Hepimiz her a...

Uzaktan eğitim ne değildir? (Video)

Resim
  Moderatör: Umut Bural Konuk: Tolga Yıldız BEMTEG aracılığıyla

Milliyet Gazetesi ile röportajımız*

Resim
Eğitimde çığır açacak! 3 yaşındaki çocuk bile Metaverse ile kolayca öğrenebiliyor "Sıradan bir video oyunu veya eğlence platformundan çok daha fazlası olan Metaverse, yeni meslekler edinme ve eğitim-öğretim sürecinde de pek çok yenilik ve kolaylık yaratacak. Metaverse'ün mevcut fiziksel dünyanın sanal ortamdaki bir kopyası olacağını söyleyen uzmanlara göre, yapay zeka ile yürütülen eğitim sürecinin pek çok avantajı var. Ancak çocukların Metaverse'ü doğru şekilde tanımasında ailelere de büyük görevler düşüyor." * Röportaj için lütfen tıklayınız .