Kayıtlar

Attention etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Gözetimden simülasyona: Dijital kapitalizmin yeni tahakküm biçimleri ve yabancılaşma rejimi*

Resim
Panoptikondan Algoritmaya: Gözetimin Dönüşen Mantığı Dijital çağ, yalnızca bir teknolojik devrim değil, aynı zamanda özgürlük vaatlerinin biçimlendirdiği bir kültürel momenti temsil etti. İnternetin ilk dönemlerinde hâkim olan iyimserlik, Habermas’ın kamusal alan idealiyle benzeşen bir iletişim ütopyasını çağrıştırıyordu: Bilgiye açık erişim, merkeziyetsiz ağlar ve küresel düzlemde eşit söz hakkı. Ancak bu umut dolu retorik, kısa sürede kendi karşıtına dönüştü. Bugün karşımızda duran yapı, yalnızca klasik gözetim toplumunun devamı değil; çok daha sofistike, dağınık ve öngörücü bir kontrol rejimidir. Michel Foucault’nun panoptikon metaforu, modern gözetimi anlamak için uzun süre yeterli bir çerçeve sundu: Gözetleyenin görünmezliğiyle kurulan içselleştirilmiş denetim. Ancak dijital kapitalizm, bu modeli aşarak yeni bir paradigma yaratmıştır. Artık ortada merkezî bir kule ya da gözlemci yoktur. Gözetim, algoritmalar aracılığıyla dağılmış, otomatikleşmiş ve sürekli güncellenen bir tahmin r...

Kukla: Temsil, algı ve gerçeklik*

Resim
Vual Urla’nın huzur dolu zeytinliğinde, ağaçların gölgesinde bir atölye… Birkaç rulo atık kâğıt ve biraz bant. Fiziksel gerçeklik bundan ibaretti. 12. Toprak Sahne Tiyatro Festivali kapsamında, Cengiz Samsun ve Sinem Öztürk yürütücülüğünde, profesyonel oyuncular, amatörler ve tiyatroseverlerden oluşan bir grup, bu basit malzemelerle çalışmaya başladı. Ortaya bir turna ve bir yılan çıktı. Ancak asıl olay, bu figürler hareket etmeye başladığında yaşandı. Birkaç kişinin kolektif bir çabayla, nötr yüzlerle ve adeta tek bir bedene dönüşerek canlandırdığı o buruşturulmuş kâğıt yığını, artık bir kâğıt yığını değildi. Süzülen bir turna, kıvrılan bir yılandı. Fiziksel nesne, algısal bir gerçekliğe dönüşmüştü. O an, atölyedeki herkes için tiyatronun en temel sorusu yeniden canlandı: Gerçeklik nedir ve sanat bu gerçekliği nasıl kurar? Bu yazı, kukla sanatını folklorik bir gelenek ya da küçümseyici bir ifadeyle “çocuk eğlencesi” olarak gören sığ bakışa bir itirazdır. Aksine, kuklanın psikolojik, a...

Post-truth çağda tiyatro: Sahnede de kaybettiğimiz hakikat*

Resim
Perdeler yeniden açıldı. Pandeminin o uzun, kasvetli ve küresel ölçekte paylaşılan kaçınganlığının ardından tiyatro salonlarının loş ışıkları, koltukların tanıdık gıcırtıları ve oyun öncesi uğultularıyla tekrar buluştuk. Bu geri dönüş, yalnızca bir mekâna değil, kendi bedenlerimize, sokaklarımıza, şehirlerimize yeniden yerleşmek gibiydi. Ekranın iki boyutlu, steril ve mesafesiz gerçekliğine karşı tekrar kazanılmış bir zafer gibiydi. Ama gerçekten bir “normale dönüş” müydü bu? Yoksa dijital sürgün boyunca içselleştirdiğimiz hız takıntısını, parçalanmış estetik algıyı ve dikkat ekonomisine dayalı yeni seyir kültürünü de cebimizde taşıyarak mı döndük o salonlara? Bugün Türkiye tiyatrosunun karşı karşıya olduğu temel kriz, görünürdeki boş koltuklar değil; o koltukları dolduran zihinlerin geçirdiği dönüşümdür. Seyircinin niceliği değil, niteliği değişmiştir. Çünkü tiyatroyu anlamlı, hatta politik kılan yalnızca oyuncunun sahnedeki bedeni değil, o bedene yönelen bakışın derinliğidir. Bakış d...

“DIKŞIN – Büyük Şans” ve iktidarın temsil mekaniğine sabotaj*

Resim
Tiyatronun modern krizine dair tartışmalar, uzun süredir temsilden çok daha fazlasını içeriyor. İzleyiciyle kurulan ilişkinin doğası da bu krizlerin merkezinde. Artık sahnede “ne anlatılıyor?” sorusu kadar “nasıl anlatılıyor?” ve bu anlatımın izleyenlerin bedenleri ve etik sezgileri üzerindeki etkisi de masanın görünür yerlerinde. Estetik ile siyasetin kesişiminde sahne artık yalnızca bir hikâye anlatma alanı değil; iktidarın, direnişin, arzunun ve hafızanın sahnelendiği bir düzlem olduğu su yüzeyine çıkıyor. Moda Sahnesi’nin sahnelediği DIKŞIN – Büyük Şans da tam bu düzlemden doğuyor. Şiddet ile gülme arasında gidip gelen bu yapıt, otoriter estetik ile teatral gösteri arasındaki ittifakı ifşa ediyor ve seyircisini hem duyusal hem de etik olarak içine çeken bir karşılaşmaya davet ediyor. Fildişi Sahilli siyah yazar Koffi Kwahulé’nin kaleme aldığı ve Kemal Aydoğan’ın sahneye koyduğu oyun, kısa sürede metnin sınırlarını aşarak bir bedene, ritme ve taşkınlığa bürünüyor. * Yıldız, T. (2025...

Yeni Şafak Gazetesi ile röportajımız (Video)

Resim
Bir Başka Mesele Moderatör: Ersin Çelik Konuk: Tolga Yıldız Yeni Şafak Gazetesi

Ortak dikkatin sessiz çöküşü:
 Dikkat krizi, ilişki yitimi ve bireyoluş üzerine bir eleştiri*

Resim
Bir yaşındaki çocuğa bir nesneyi gösterin, döner bakar. Kediye gösterin, parmağınıza bakar. Bu sıradan görünen fark, aslında insanı insan yapan şeyin ne olduğuna dair temel bir sezgiyi içinde taşır. Dikkat, yalnızca yöneltilmiş bir bilişsel süreç değil; ortak bir yaşam zemininin, birlikte kurulan bir dünyaya aidiyetin ön koşuludur. Dikkat, dünyayı başkalarıyla birlikte kurmak demektir. Dolayısıyla dikkat eksikliği denilen şeyin kendisi, sadece bireysel bir bilişsel yetersizlik değil, çözülmüş sosyal bağların, kesintiye uğramış ortak anlam kurma pratiklerinin ve içselleştirilmemiş kültürel katılımın bir sonucu olarak düşünülmelidir. Giderek yaygınlaşan dikkat dağınıklığını, salt teknolojik uyarana maruziyetle açıklamak, bir krizin semptomlarını nedensel zemin sanma hatasına düşmektir. Dikkatin yitimi, görünüşte bireysel ama aslında yapısal bir sorunun dışavurumudur: İnsanlar ortak bir şeye birlikte bakamaz hale gelmiştir. Bu metin, dikkat krizini bireysel işlevsizlikten ziyade, ortak di...

Psikolojiye giriş II* (Kitap)

Resim
Önsöz Elinizdeki kitap, insan zihni ve davranışını anlamaya yönelik çok yönlü perspektifler sunan, bir giriş kitabı için fazla özgün bir çalışma olarak hazırlanmıştır. İlk ciltte psikolojinin temel kavram ve teorilerini kapsamlı bir biçimde ele alarak sağlam bir zemin oluşturmuştuk. Ancak günümüzde psikolojiyi yalnızca bireysel zihin süreçleriyle ele almak yeterli olmamaktadır; insanı daha geniş, disiplinler arası bir çerçevede incelemek gereklidir. Bu yüzden Psikolojiye Giriş II’de, psikolojiyi fizik, biyoloji, sosyoloji, antropoloji, ekonomi, sanat ve teknoloji gibi alanlarla etkileşim içinde ele almak hedeflenmiştir. Kitap, evrenin fiziksel ve biyolojik doğasından, toplumsal dinamikler ve kültürel etkiler gibi bireyin yaşantısına doğrudan yansıyan konulara kadar geniş bir içeriğe sahiptir. Dijital dünyanın birey ve toplum üzerindeki etkilerinden, sanatsal yaratım süreçlerinin psikolojik temellerine ve ekonomi ile psikoloji arasındaki ilişkiye kadar birçok alanı kapsayan çok yönlü bi...

Psikolojiye giriş I* (Kitap)

Resim
Önsöz Bu kitap, modern psikolojinin temel kavramlarını ve yaklaşımlarını ele alarak, psikolojiye yeni adım atan öğrenciler ve konuyla ilgilenen tüm okuyucular için anlaşılır ve kapsamlı bir rehber sunmayı amaçlamaktadır. "Psikolojiye Giriş" adlı bu eser, psikoloji biliminin geniş yelpazesi içinde yer alan temel konuları özenle seçerek, okuyuculara hem teorik hem de pratik bilgilerle donanmış bir başlangıç noktası sunar. Kitabın içeriği, psikolojinin tarihsel gelişiminden başlayarak, insan davranışını ve zihinsel süreçleri inceleyen çeşitli psikolojik yaklaşımlara kadar geniş bir kapsamı içermektedir. Bilimsel yöntemler, bilişsel süreçler, öğrenme, algı, güdülenme, kişilik, gelişim ve ruh sağlığı gibi temel konular, sade ve anlaşılır bir dille ele alınmıştır. Her bölüm, öğrencilerin ve okuyucuların konuları doğru anlamalarını sağlayacak şekilde yapılandırılmış, aynı zamanda akademik olarak sağlam ve çağdaş temellere dayanan bilgilerle desteklenmiştir. Bu kitabı hazırlarken en ...

Nihayet Dergi ile röportajımız*

Resim
Güvende ve Ait Olamama Durumumuzla İlgili Bir Kriz: Dikkat Eksikliği "Son yıllarda bir şeylere odaklanmakta zorlandığınızı fark etmişsinizdir. Bir işin başından defalarca kalkmış, elinizdeki kitabı birkaç sayfa okuyup bırakmış ama sosyal medyada hiç sıkılmadan saatler geçirmiş olabilirsiniz. Sadece siz değil etrafınızdaki pek çok kişi ve elbette biz de aynı dertten mustaribiz. İstanbul Üniversitesi Psikoloji Bölümünden Dr. Tolga Yıldız ile hepimizin hayatını işgal eden bu dikkat eksikliğinin hastalık olan Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğundan farkını, dikkatimizin kimler tarafından çalındığını, bireysel ve örgütsel olarak neler yapabileceğimizi konuştuk." * Röportaj için lütfen  tıklayınız .