Ulusal estetik arayışının üç yüzü: Sinema, tiyatro ve müzik*
Türkiye’de 1960’lardan 1970’lere uzanan kültürel canlanma, sıkça “ulusal” sıfatıyla anılsa da bu sıfat, nostaljik bir yerellik özleminden çok daha derin katmanlar barındırır. Bu dönemde söz konusu olan, modernleşmenin ithal edilmiş kalıplarına karşı tepkisel bir içe kapanma değil, aksine yerli toplumsal deneyimi evrensel bir ifade rejimine dönüştürme yönündeki bilinçli ve yaratıcı bir çabadır. Sinemada Halit Refiğ ve kuşağının başlattığı “Ulusal Sinema” tartışmaları, tiyatroda Haldun Taner’den Vasıf Öngören’e uzanan epik ve halkçı estetik arayışları ve müzikte Anadolu Rock’ın yarattığı melez dil, aslında aynı kültürel basınç alanında, farklı araçlarla yürütülen ortak bir “anlatı egemenliği” mücadelesine işaret etmektedir.
Bu kültürel arayışın zemini şüphesiz siyasaldır. 1961 Anayasası’nın getirdiği görece özgürlükçü iklim, yükselen sendikal hareketler ve öğrenci eylemleri, köyden kente göçün ivmelenmesiyle ortaya çıkan gecekondu ve kırılgan kentlilik deneyimi gibi dinamikler, “halk”ı hem bir özne hem de bir muhatap olarak dönemin sahnesine taşımıştır. Bu sahnede kültür alanının sorduğu soru basit olduğu kadar kurucuydu: Bu toplum, kendi hikâyesini kendi dilleri, ritimleri ve formlarıyla nasıl anlatacaktı? Bu soruya verilen yanıtlar, kültürel emperyalizm eleştirisinin küresel ölçekte yaygınlaştığı bir bağlamla doğal bir temas halindeydi. Ancak Türkiye’deki arayışın tonu, sığ bir “yerlilik hamaseti” yerine, toplumsal gerçekliğin karmaşık iç örgüsünü –sınıf çatışmalarını, göçün dinamiklerini, gündelik hayatın ritmini, inanç ve ahlak ekonomisini, aile yapısındaki dönüşümleri– görünür kılma iradesine yaslanıyordu.
* Yıldız, T. (2025). Ulusal estetik arayışının üç yüzü: Sinema, tiyatro ve müzik. Tiyatro Tiyatro Dergisi. https://tiyatrodergisi.com.tr/ulusal-estetik-arayisinin-uc-yuzu-sinema-tiyatro-ve-muzik/ (Erişim tarihi: 28 Eylül 2025)
Yorumlar