Psikolojinin Mozart’ı Vygotsky: Yeni bir bilinç ve yarım kalan devrim*

Bilim tarihçilerinin "Psikolojinin Mozart’ı" olarak andığı Lev Semyonovich Vygotsky, yalnızca bir pedagog değil; insan zihnini tarihsel ve toplumsal bir süreç olarak ele alan devrimci bir düşünürdü. Ketebe Yayınları’ndan çıkan yeni çalışmamız “Yeni Bir Bilinç İnşa Etmek,” Vygotsky’yi Türkiye’deki dar kalıpların ötesine taşıyarak, onun diyalektik yöntemini bugünün dünyasına yeniden sunuyor.

Psikoloji tarihinin en parlak, ancak değeri en geç anlaşılmış isimlerinden biri şüphesiz Lev Semyonovich Vygotsky’dir. Bugün Vygotsky, sadece akademik çevrelerin değil; eğitimden teknolojiye, sosyal politikalardan kültür çalışmalarına uzanan geniş bir alanın temel referans kaynağı haline gelmiştir. Ona "Psikolojinin Mozart’ı" denmesi boşuna değildir; zira kısacık ömrüne sığdırdığı çalışmalarıyla, insan zihnini anlamaya yönelik köklü bir paradigma değişiminin kapısını aralamıştır.

Raflardaki yerini alan “Yeni Bir Bilinç İnşa Etmek: Vygotsky’nin Psikolojik Gelişim Teorisi ve Diyalektik Yöntemi” adlı kitabım, tam da bu mirası; tarihsel, felsefi ve bilimsel boyutlarıyla bir bütün olarak ele almayı amaçlıyor.

Çarlık Rusyası’ndan Devrimci Pratiğe

Vygotsky, 1896 yılında Rus İmparatorluğu sınırları içindeki Orşa’da, orta sınıf bir Yahudi ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Çarlık rejiminin antisemitizmi ve derin eşitsizlikleri içinde büyüyen Vygotsky, Moskova Üniversitesi’ne ancak Yahudilere ayrılan o sınırlı kontenjan sayesinde girebildi. Bu zorlu süreçte hukuktan filolojiye, felsefeden sanata kadar edindiği disiplinlerarası birikim, onun "klasik" bir akademisyen olmasını engelledi; aksine ona eşsiz bir entelektüel derinlik kazandırdı.

1917 Ekim Devrimi, Vygotsky için teoriyi pratiğe dökme alanıydı. Gomel’e döndüğünde teorilerini fildişi kulelerde değil, hayatın tam içinde inşa etti. Belarus kırsalında öğretmenlik yaptı, devrim öncesinde "zeka geriliği" yaftasıyla toplum dışına itilen köylü çocuklarıyla çalıştı. Bu deneyimler, düşüncesinin temel taşını oluşturdu: İnsan, biyolojik sınırlarına mahkûm, değişmez bir varlık değildir. Uygun kültürel, toplumsal ve eğitsel koşullar sağlandığında, insanın gelişim potansiyeli radikal biçimde açığa çıkabilir.

Mekanik ve Soyut Olana Karşı: Diyalektik Psikoloji

1924’te Leningrad’da düzenlenen Uluslararası Psikonöroloji Kongresi, bir köy öğretmeni olarak kürsüye çıkan Vygotsky’nin, dönemin akademik devlerini sarstığı andı. Onu Moskova Psikoloji Enstitüsü’ne taşıyan bu süreçte Vygotsky, iki cepheye birden savaş açtı: Batı’daki davranışçılık ve Sovyetler’de o dönem hâkim olan kaba refleksoloji.

Ona göre her iki yaklaşım da insan bilincini bilim dışına itiyordu. İnsan, ne etki-tepki mekanizmasına indirgenmiş bir makineydi ne de tarihsel bağlamından kopuk soyut bir özne. Vygotsky, psikolojiyi diyalektik ve tarihsel materyalist bir zeminde yeniden kurdu. İnsan zihni; toplumsal ilişkiler, kültürel araçlar ve en önemlisi "dil" aracılığıyla biçimlenen dinamik bir süreçti. Ünlü "Yakın Gelişim Alanı" kavramı, bu kolektif bakışın en somut ifadesidir: İnsan tek başına yapabildikleriyle değil, başkalarıyla ve toplumla etkileşim halindeyken yapabildikleriyle gelişir.

Soğuk Savaş ve Sputnik Etkisi

Vygotsky’nin trajedisi, politik çalkantılarla iç içe geçti. 1930’larda Sovyet bilim politikasının sertleşmesiyle akademik dünyadan dışlandı. 1934’te, henüz 37 yaşındayken veremden öldüğünde teorisi yarım kalmış, öğrencileri dağıtılmıştı. Ancak fikirleri yeraltında yaşamaya devam etti.

Tarihin cilvesi şudur ki; Sovyet eğitim sistemini sessizce şekillendiren bu yaklaşım, 1957’de Sputnik 1’in uzaya fırlatılmasıyla Batı’da şok etkisi yarattı. Sovyetlerin bilimsel başarısının ardındaki eğitim metodunu merak eden ABD, Vygotsky’yi keşfetti. Sosyal öğrenme teorisinin öncüleri, doğrudan veya dolaylı olarak bu mirastan beslendi.

Bugün İçin Vygotsky

Kitabımın temel iddiası şudur: Vygotsky sadece bir eğitimci veya pedagog değildir. O, insanı tarihsel ve kültürel bir bütünlük içinde kavrayan devrimci bir yöntem bilimcidir. Türkiye’de ne yazık ki hâlâ eksik çeviriler ve dar kalıplarla tanınan bu büyük düşünürü, kendi entelektüel bağlamında yeniden okumak zorundayız.

Eğitimdeki derin eşitsizlikleri, dijital teknolojilerin çocuk zihni üzerindeki etkilerini ve yapay zekâ çağında "insan bilincinin" geleceğini tartıştığımız bugünlerde, Vygotsky’nin sorusu hala güncelliğini koruyor:

İnsan, hangi toplumsal koşullarda kendi sınırlarını aşıp potansiyelini gerçekleştirebilir?

Yeni Bir Bilinç İnşa Etmek, bu soruya tarihsel, bilimsel ve politik bir yanıt arayan herkes için bir yol haritası sunuyor.

*Yıldız, T. (2025, Aralık 26). Yeni bir bilinç ve yarım kalan devrim. Evrensel Gazetesihttps://www.evrensel.net/haber/590461/yeni-bir-bilinc-ve-yarim-kalan-devrim adresinden erişildi.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Zihnin çatlağı: Modern bilimin mirası, Marx'ın müdahalesi ve sosyal bilimlerin ikilemi*

Politik eylemin gelişimsel kökleri üzerine bir okuma